Öncelikle, bu güzel soru ile konuya girelim. Meleklere akıl verildi, şehvet verilmedi, hayvanlara şehvet verildi, akıl verilmedi. İnsanlara ise ikisi de verildi. İnsanın aklı şehvetinden üstün gelirse meleklerden daha üst seviyelere çıkar, şehveti aklına galip gelirse de hayvanlardan aşağı konuma düşebilir. İnsanda var olan akıl onu ahiret yurduna, selamete, Allah’a yönelmeye, hikmete, dünya ve ahirette gerçek mutluluğa götürür. Peki, arzuları? Bir de şehvet ve arzuları vardır. Arzular bir bidon benzin gibidir. Onları kapalı depolara koyar, sızdırmaz borulardan akıtırsanız uygun olan zamanda, olması gereken yerde oradan akarlar. Böylece faydalı bir hareket gerçekleşmiş olur.  Bu arzular seni ve aileni tatilde güzel bir yere götürür mesela. Ama benzin bidonunun kendisi aracın üzerine dökülür ve ona kıvılcım çarparsa, işte o zaman araba da içindekiler de yanar. Arzular ya itici ya da yakıcı bir güçtür. Din derinlemesine anlaşılmalıdır. Şehvet doğruyu söylemek gerekirse sanki yüz seksen derece içinde gezinir. Yüce Allah hikmeti ve lütfu ile sana yüz yirmi derecelik bir izin vermiştir. Bu yüz yirmi derecenin içinde bulunduğun sürece emniyette olur, güven ve istikrar içinde yaşarsın. Dünyadan dünya ehlinin ulaşamadığı seviyede faydalanırsın. Zira dinde mahrumiyet, yoksunluk yoktur. Daha iyi açıklamak gerekirse;

Usul-i fıkıh alimleri bunu tersten okuyarak şöyle yorumlarlar: Arzularına Allah’ın dinine göre, o minvalde uyanlar için bir günah yoktur. İslam’da mahrumiyet yoktur. Fakat düzen ve sistem vardır. Kadın ile ilişki evlilikle olur. Ancak, İslam’da kız arkadaş, sevgili gibi durumlar yoktur. İslam Rabbani bir metottur. İslam’da helal kazanç vardır. Rüşvet almak gibi yollar yoktur. Bunlar temel kurallardır. Allah Azze ve Celle kullarına, arzularını helal yolardan tatmin edecekleri temiz kanallar mutlaka bahşetmiştir.