Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam dürüst ve sözünün eri olan Rasulullah (s.a.v.)’e olsun.

Bu konuşmama hepimizin yaşadığı bir durumdan çıkarım yaparak başlıyorum. Arabana bindin, iki yolun kesişiminde trafik ışıklarında kırmızı ışık yanıyor. Neden orada duruyor yoluna devam etmiyorsun? Çünkü orada polis var, polis trafik kanununu koyan iç işleri bakanının, dış işleri bakanının bir şubesidir. Bu bilgi sana bu polis aracılığıyla ulaşır. Polisin sana büyük bir para cezası uygulama veya ehliyetini geri alma yetkisi vardır. Çünkü sen kesin olarak bilirsin ki bu kişi sana kanunu uygulayacak olan kişidir. Bu durumda sana ulaşan bu bilgiyle durursun. O zaman sen ne zaman istikamet üzere davranırsın? Ne zaman disiplin sahibi olursun? Ne zaman uygularsın? Ne zaman umarsın? Murakabe halinde yaşadığında, gözetim altında olduğunu bildiğinde değil mi? Sen bir polisle berabersin, o dış işleri bakanlığının bir parçası sen ise normal bir vatandaşsın. Kanunları çiğneme gibi bir şansın yok. Sen normal bir vatandaşsın o bakanlığın üyesi. Çünkü sen kesin olarak biliyorsun ki bakanlığın emrini o sana getirir, onun buna gücü yeter ve yetkisi vardır. O zaman ona isyan edemezsin. İnsan her hareketi veya sükunetinden önce, her gidiş ve gelişinde, ortaya çıkan her şehvetinde bunu, Allah’ın onu gördüğünü tasavvur edebilse Allah’a isyan etmesi mümkün değildir. Bunun Kuran’dan delili şöyledir:

Onun gücü, kudreti ilmi sana ulaşır. Sen Allah’ın kudretinin, ilminin sana ulaştığına kesin olarak inanırsan O’na isyan edemezsin. Gözün göremediği bir damla kan beyinde pıhtılaşsa kişi felç olur veya görme kaybı, konuşma kaybı yaşar. Hayat çekilmez bir hale gelir, cehennem olur. Kişi kalb krizi geçirir, karaciğer, mide, kemik, bağırsak hastalıklarına yakalanır. Efendim, milyarlarca hastalık var. Ben şaşkınlıkla düşünüyorum insan nasıl hastalanmıyor? Çok karmaşık koşullarla çalışan üstün cihazlar… İnsan Allah ile beraber olursa Allah da onunla beraber olur. Allah’ın emirleri üzerine istikamet üzere olursa Allah onun sağlığını korur. Büyük bir alim doksan yedi yaşına geliyor. Dimdik durabiliyor, gözleri çok keskin, kulakları çok iyi işitiyor, dişleri ağzında, ona soruluyor: Efendim, Allah’ın size bahşettiği bu sağlık nasıl böyle olabiliyor? Diyor ki: Oğlum, biz sağlığımızı gençliğimizde muhafaza ettik, Allah da onu bizim için yaşlılığımızda koruyor. Kim takva ile yaşarsa kuvvetli olur.