- 4.Allah’ın İsimleri (Esmaü’l-Hüsna)
- /
- 3.Esmaü'l-Hüsna Özet Bilgiler
Esmaü’l-Hüsna: “et-Tevvab”
Ramazan tevbe ayıdır. Oruçları kabul olan kullar için cennetin kapıları açılır, tövbekâr olan kullar cehennem ateşinden kurtulurlar. Bu mübarek günlerde Allah’ın “et-Tevvab” ismi en mükemmel manasıyla tecelli eder.
Bu yüce isim Allah Teâlâ’nın rahmetinden fışkırarak kullarına ulaşır.
Adalet ve Merhamet Arasındaki Fark:
Mesela bir eğitim kurumu açılır, bu kurum için gayet açık bir düzen ve planlama ortaya konur, öğrenciler karşılanır, dersler verilir ve sınavlar yapılır. Sonunda da başarıyı hak edenler ona ulaşırlar. Tabi hak edemeyenler de başarısız olurlar. Bu kurumdaki müdür en adaletli kişidir. Fakat o ders yılının başlangıcından bir ay sonra öğretmenlerden öğrenciler hakkında malumat ister. Başarısız, ihmalkâr olan öğrenciyi takip eder ve ona öğüt verir. Eğer öğrenci bunlara aldırış etmezse ona ceza verir ve velisini çağırır, ta ki bu öğrenci daha çok çalışıncaya kadar. Başarıya ulaştığında ise müdür en üst düzeyde merhametle muamelede bulunur.
Yine bir memur altı ay boyunca staj yapar (deneme sürecindedir). Onu sadece izlersiniz. Her hata yaptığında hatalarını kaydedersiniz. Yaptığı hataların derecesi kabul edilemez düzeye ulaştığında, en az hasarla işten ayrılmasını söylersiniz. Çünkü deneme sürecindedir. Bu şekilde olursa ona karşı adaletli davranmış olursunuz. Fakat eğer ona karşı merhametle muamele etmek istiyorsanız, her hata yaptığında onu “bu doğru değil, bu doğru” diye uyarırsınız. Bu doğrultuda yavaş yavaş düzelirse, bir süre sonra yaptıkları hoşunuza gider ve onu daimi olarak işe alırsınız. Etrafınızdaki insanlara adil veya adaletin de üstünde merhametli davranmanız arasında ne kadar büyük bir fark vardır.
Allah Subhanehu ve Teâlâ insanı yaratmış ve ona akıl bahşetmiştir. Kâinatı onun emrine vermiştir. Bir de ona fıtrat vermiş, onu din ile donatmış, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah katında onu yüceltecek arzular bahşetmiştir. Tercih hakkı sunmuştur. Allah kullarını ecel gelinceye kadar bu hal üzere bıraksaydı kul cehennem ehlinden olurdu.
Bu şekilde davranmak adaletli olmaktır.
Fakat Allah Celle Celaluhu kullarına merhametle muamele eder, bu yüzden de onlara tövbe kapılarını açar. Kendisine ulaşacakları yolları kolaylaştırır, onları bazen apaçık nimetlerle, bazen de sıkıntılar barındıran gizli nimetlerle kapısına yönlendirir.
Allah kullarının tövbesini iki şekilde kabul eder:
Allah kullarının tövbesini iki şekilde kabul eder:
1- Allah Teâlâ kullarını onlara tövbe kapısını açtığında direk bağışlar.
2- Allah Teâlâ kullarının tövbelerini kendisine yönelmeleri için kaldırabilecekleri sıkıntılar verdikten sonra kabul eder.
Allah Teâlâ buyuruyor ki:
﴾ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ لِيَتُوبُوا إِنَّ اللَّهَ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ ﴿
“Sonra (eski hâllerine) dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir.”
Kul Allah’a tövbe ettiğinde, yaptıklarından pişman, bir daha o günahları işlememeye ve geçmişteki hatalarını düzeltmeye kesin kararlı olarak Allah’a yöneldiğinde “Tevvab” olan Allah Teâlâ onu bağışlayacak ve tövbesini kabul edecektir. Zira şöyle buyurmaktadır:
﴾ إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا وَأَصْلَحُوا وَبَيَّنُوا فَأُولَئِكَ أَتُوبُ عَلَيْهِمْ وَأَنَا التَّوَّابُ الرَّحِيمُ ﴿
“Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lânetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.”