﴾ وَأَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ ﴿

[ سورة  الأنفال الآية: 19]

“Çünkü Allah mü’minlerle beraberdir.”

(Enfal Suresi: 19)

﴾ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ ﴿ 

[ سورة  البقرة الآية: 194]

“Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.”

(Bakara Suresi: 194)

﴾ إِنَّ اللَّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ ﴿

[ سورة  البقرة الآية: 153]

“Allah sabredenlerle beraberdir.”

(Bakara Suresi: 153)

Allah’ın özel manada kullarıyla birlikte olması demek, onları desteklemek, yardım etmek, korumak ve muvaffak kılmak için beraber olması demektir.

Allah sizinle beraberken kim sizin karşınızda durabilir? Allah Teâlâ sizin karşınızdaysa kim yanınızda durabilir? İnsanların size en yakın olanı bile size yabancılaşır.

Allah’ın Özel Manada Kullarıyla Birlikte Olmasının Şartları:

Allah’ın özel olarak kullarıyla beraber olmasının şartları vardır. Cenab-ı Hak şöyle buyurur:

﴾ وَقَالَ اللَّهُ إِنِّي مَعَكُمْ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنْتُمْ بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللَّهَ قَرْضاً حَسَناً ﴿

[سورة  المائدة الآية: 12]

“Allah, şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim”

(Maide Suresi: 12)

Şehid olan Allah Teâlâ ilmi ile tüm varlıkların; Başarıya ulaştırarak, koruyarak, destekleyerek ve yardım ederek müminlerin yanındadır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

﴾ قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَنْ يَطْغَى* قَالَ لَا تَخَافَا إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَى ﴿

[ سورة  طه الآيات: 45-46]

“Mûsâ ve Harun, şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz.” Allah, şöyle dedi: “Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm.”

(Taha Suresi: 45-46)

Allah’ın yanında olduğunu hisseden her Mümin aynı zamanda sonsuz bir güç hisseder.

 eş-Şehid:

Bazı âlimler diyor ki: Eş-Şehid, her şeye kesinlikle şahit olandır.

Allah Azze ve Celle eş-Şehid olduğu sürece, ne gizli olan şey, ne bir hareket, ne bir sekinet, ne bir düşünce ve ne bir çatışma ondan asla gizlenemez. Kulların nefisleri ona tamamen açıktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

﴾ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ ﴿

[ سورة  الأنفال الآية: 24]

“bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.”

(Enfal Suresi: 24)

﴾ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ ﴿

[ سورة  ق الآية: 16]

“Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.”

(Kaf Suresi: 16)

Allah Azze ve Celle şehiddir, her şeye şahittir. Bu her daim orada var olduğu, her şeyi bildiği ve her şeyi bildirdiği manasına gelmektedir.

Allah’tan korkan istikamet üzere, hep helali arayan, Allah’ın rızasını isteyen, öfkesinden korkan, O’na asla isyan etmeyen, gözlerini harama kapayan, diline sahip olan, kulağını ve gözünü harama kapatan ama fakir bir genç vardır.

Allah Teâlâ her şeye şahittir, bu yüzden o gencin halini görür ve gözetler. O (c.c.) şehiddir, çünkü her şeyi bilir. O, şehiddir, çünkü varlıklara ve dindar ama fakir gence hayatta başarı yollarını öğretir. Bu başarı da Allah’ın kullarına şahit olmasıdır. Zaten Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuyor mu:?

﴾ أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّئَاتِ أَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَوَاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْ سَاءَ مَا يَحْكُمُونَ ﴿

[ سورة  الجاثية الآية: 21]

“Yoksa kötülük işleyenler, kendilerini, inanıp salih amel işleyenler gibi kılacağımızı; hayatlarının ve ölümlerinin bir olacağını mı sanıyorlar? Ne kötü hüküm veriyorlar!”

 (Casiye Suresi: 21)

Eş-şehid, her yerde var olan ve hiçbir şeyin ondan gizlenemeyeceği varlıktır. Zira Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

﴾ أَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ ﴿

[ سورة  فصلت الآية: 53]

“Rabbinin, her şeye şahit olması yetmez mi?”

(Fussilet Suresi: 53)

Hz. Ömer’in en güzel sözlerinden biri, Nihavend Savaşı’ndan dönen elçiye söylediği sözlerdir. Hz. Ömer ona “anlat” dediğinde elçi şöyle dedi: “Çok kişi vefat etti.” Hz. Ömer “onlar kimdir?” diye sorunca elçi bazı isimleri saydı. Hz. Ömer “başka kimler? diye sordu. Elçi de “Sen onları tanımazsın?” dedi.

Hz. Ömer ağlamaya başladı ve şöyle dedi: “Benim onları tanımamam onlara hiçbir zarar vermez, Allah Teâlâ onları tanıdıktan, bildikten sonra!”

Allah şehiddir, kıyamet gününde kullarına şahittir, onların amellerine de şahittir. Zira Allah Teâlâ şöyle buyurur:

﴾ اقْرَأْ كِتَابَكَ كَفَى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسِيباً ﴿

[ سورة  الإسراء الآية: 14]

“Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” denilecektir.”

(İsra Suresi: 14)

Yine Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

﴾ فَكَفَى بِاللَّهِ شَهِيداً بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ إِنْ كُنَّا عَنْ عِبَادَتِكُمْ لَغَافِلِينَ ﴿

[ سورة  يونس الآية: 29]

“Şimdi ise sizin bize tapınmanızdan habersiz olduğumuza dair sizinle bizim aramızda şahit olarak Allah yeter.”

(Yunus Suresi: 29)

Ramazan ayında Şehid olan Allah’ın amellerinize şahit olduğunu ve sizi mükâfatlandırdığını hissedersiniz. Bunu da size itaat ve Allah’a yakın olmanın tadını kalbinize vermekle bildirir.