Kuran’ı Kerim’in bazı ayetleri modern bilimin önüne geçmiştir
﴾ فَأَلْقَى عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ ﴿
﴾ Bunun üzerine Mûsâ asasını yere attı. Bir de baktılar ki apaçık bir yılan! ﴿
﴾ (وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ(108 ﴿
﴾ Ve elini çıkardı. Bir de ne görsünler, o da seyredenlerin gözleri önünde bembeyaz oluvermiş! ﴿
Duyusal mucizeler bir kibrit yanması gibidir, yanar ve sönerler. Haber haline gelirler, inanan inanır, yalanlayan yalanlar. Ancak Rasulullah (s.a.v)’in gönderilmesi tüm milletlere, ümmetlere ve halklara yönelikti.
﴾ (وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ (107 ﴿
﴾ Ve seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik. ﴿
Rasulullah (s.a.v.) mucizesinin bir haber olarak kesilip bitecek, o anda doğrulanacak ve yalanlanacak bir mucize olması mümkün değildir. Efendimizin mucizesi hayatın sonuna kadar devam etmek zorundadır. Bu sebeple Rasulullah (s.a.v.)’in mucizesi ilmi bir mucizeydi. Kuran’ı Kerim’de kâinattan bahseden 1300 ayet vardır. Bunların içinde kanunların önüne geçen bilimsel işaretler vardır. Ki onlar normalde Kuran’dan 1400 yıl sonra keşfedilmiştir. İnsanoğlu uzaya çıkmadan önce dünyadayken uzay hakkında ne biliyordu? Uzaya çıktığında hava tabakasını geçti, ışık yayılması sona erdi ve uzaya çıkan astronot bağırdı: “Kör oldum, hiçbir şey göremiyorum.” Ama Kuran’ı Kerim’i açtığımızda şu ayeti buluyoruz:
وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَاباً مِنَ السَّمَاءِ فَظَلُّوا فِيهِ يَعْرُجُونَ(14) لَقَالُوا إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَارُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَسْحُورُونَ(15
﴾ Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de “Herhalde gözlerimiz perdelendi, hatta bize büyü yapılmış olmalı!” derler. ﴿