- Vaazlar
- /
- 1.Cuma Hutbeleri
Birinci Bölüm:
Hamd kâinatın hamd ile tesbih ettiği, yüce ve övgüye layık olan Allah’a aittir. Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, O tektir, eşi benzeri yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hz. Muhammed O’nun kulu ve elçisidir. Allahım Peygamber Efendimize ailesi ve tertemiz ashabına salat ve selam buyur.Allah’ın salât ve selamı üzerine olsun Ya Rasulallah, Senin hayatının tamamı rahmet, dinin adalet, fıtratın sevgi, vazifen yücelik ve insanların problemleri ibadetindir.
Rasulullah (s.a.v.)’in Ahlakıyla Ahlaklanmanın Gerekliliği:
Mümin kardeşlerim:
Peygamber Efendimizin (Tüm salât ve selam üzerine olsun) hayatı, yücelik içinde yücelikti. Sözlerinde, fiillerinde, ruhunda ve davranışlarında, duyguları ve hislerinde hep yücelik ve fazilet vardı.
Rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) küçük bir çocukken bazı arkadaşları ve akranları O’nu uzun süre aradılar, en sonunda Mekke’nin bir köşesindeki bir duvarın gölgesi altında otururken buldular. Rasulullah’ı kendileri ile birlikte eğlenmesi, oyun oynaması için yanlarına gelmeye ikna etmeye çalıştılar ama bu küçük çocuk başını kaldırdı ve şöyle dedi:
(( أنا لم أخلق لهذا ))
“Ben bunun için yaratılmadım”
Evet, O (s.a.v.) uzun sohbetler etmek, eğlenmek için değil, bunlardan çok daha yüce görevler için yaratılmıştı. Allah Teâlâ peygamberlere emrettiği şeyleri müminlere de emretmiştir. Yani bizler de oyun eğlence için yaratılmadık. Bizler de bunlardan çok daha yüce görevler için yaratıldık. Dünya hayatında Rabbimizi öğrenmek, ahirette bize ebedi saadeti kazandıracak olan salih ameller işlemek üzere yaratıldık.
﴾ (وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَكَ مِنَ الْأُولَى (4) وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى (5 ﴿
“Muhakkak ki âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır. Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.”
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ ﴿
﴾ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ
Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.”
﴾ (وَالْعَصْرِ(1) إِنَّ الْإِنْسَانَ لَفِي خُسْرٍ(2) إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ(3 ﴿
“Asr´a yemin olsun ki, insan mutlaka bir ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır"
قُلْ هَلْ نُنَبِّئُكُمْ بِالْأَخْسَرِينَ أَعْمَالاً (103) الَّذِينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ ﴿
صُنْعاً (104) أُولَئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَائِهِ فَحَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَلَا نُقِيمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
﴾ (106) وَزْناً (105) ذَلِكَ جَزَاؤُهُمْ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُوا وَاتَّخَذُوا آيَاتِي وَرُسُلِي هُزُواً
“(Ey Muhammed!) De ki: “Amelce en çok ziyana uğrayan; iyi iş yaptıklarını sandıkları hâlde, dünya hayatındaki çabaları kaybolup giden kimseleri size haber verelim mi?” Onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na kavuşacaklarını inkâr eden, böylece amelleri boşa çıkan, o yüzden de kıyamet gününde amelleri için bir terazi kurmayacağımız kimselerdir. İşte böyle. İnkâr etmeleri, âyetlerimi ve Peygamberlerimi alay konusu yapmaları yüzünden onların cezası cehennemdir.”
Bazı örnekler verelim:
Şimdi birisi 40 liraya ev alsa ve evin değeri 100 liraya çıksa bu kârdır der.
Biri ithalat yapsa ve fiyatlar yükselse, filanca kişi evinde cenneti yaşar.
O kişi için mesela Avrupa seyahati kolaylaşır, Zira Allah bir kulunun severse ona mülkünü gösterir. Vallahi kardeşlerim, bu hayat devam etmeyecek, bir gün sona erecektir. İstediğin gibi yaşa, bir gün öleceksin. Dilediğini sev, bir gün ayrılacaksın. İstediğini yap, bir gün karşılığını göreceksin.
Doğru yolda olan bir Mümin her zaman kazanır. Çünkü Rabbimiz onu tüm kötülüklerden kurtarır ve mutlu eder, ahirette de ona yüce bir makam bahşeder.
Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
Hüseyin b. Ali’den nakledildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
(( إن الله يحب معالي الأمور ويكره سفافها ))
“Allah Teâlâ benim onurlu, güzel işlerimi sever, önemsiz işlerimi ise sevmez.”
Yani Allah Teâlâ değerli işleri sever, küçük ve değersiz işleri ise sevmez. Yine Rasulullah (s.a.v.) de Rabbine uyarak, fıtratı gereği değerli şeyleri sever. Bu durum da dualarında açıkça ortaya çıkmaktadır. Mesela:
Zeyd b. Erkam (r.a.)’dan şöyle naklediliyor:
اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَالْهَرَمِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ اللَّهُمَّ آتِ نَفْسِي ))
تَقْوَاهَا وَزَكِّهَا أَنْتَ خَيْرُ مَنْ زَكَّاهَا أَنْتَ وَلِيُّهَا وَمَوْلَاهَا اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ
(( لا يَنْفَعُ وَمِنْ قَلْبٍ لا يَخْشَعُ وَمِنْ نَفْسٍ لا تَشْبَعُ وَمِنْ دَعْوَةٍ لَا يُسْتَجَابُ لَهَا
“Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, ihtiyarlığın bunaklığından, kabir azabından Sana sığınırım. Allah’ım! Nefsime takva bilinci -Sana karşı sorumluluk bilinci- ver, nefsimi günahlardan temizle. Sen temizleyenlerin en hayırlısısın sen o nefsin dostu ve mevlasısın. Allah’ım! Faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan aç gözlü nefisten ve kabul olunmayan duadan Sana sığınırım.”
Kuteybe b. Malik’ten Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu naklediliyor:
(( كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهم عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ مُنْكَرَاتِ الْأَخْلَاقِ وَالْأَعْمَالِ وَالْأَهْوَاءِ ))
“Rasulullah (s.a.v.) şöyle derdi: ‘Allahım, ahlakın, amelin ve arzuların kötülerinden sana sığınırım.”
İmran b. Hüseyn’den Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu naklediliyor:
(( اللَّهُمَّ أَلْهِمْنِي رُشْدِي وَأَعِذْنِي مِنْ شَرِّ نَفْسِي قَالَ ))
“Allahım bana doğru olanı ilham et ve nefsimin şerrinden koru.”
Ali b. Ebi Talib’ten Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu naklediliyor:
(( اللَّهُمَّ اكْفِنِي بِحَلَالِكَ عَنْ حَرَامِكَ وَأَغْنِنِي بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ ))
“Allahım bana helallerinle yetinmeyi, haramlarından sakınmayı nasip et. Beni başkalarının değil, sadece senin lütfunla zenginleştir.”
Ebu’d-Derda’dan Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu naklediliyor:
(( اللهم اجعل حبك أحب إلي من نفسي وأهلي ومن الماء البارد ))
“Allahım senin sevgini benim için nefsimden, ailemden ve soğuk sudan daha üstün ve büyük kıl.”
Abdullah b. Mesud’dan Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu naklediliyor:
(( اللهم إني أسألك الهدى والتقى والعفاف والغنى ))
“Allahım, senden hidayeti, takvayı, iffetli olmayı ve zenginliği isterim.”
Ümmü Derda’dan Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu naklediliyor:
(( اللهم إني أسألك لذة النظر إلى وجهك والشوق إلى لقائك ))
“Allahım senden cemaline bakmanın lezzetini ve seninle karşılaşmanın hazzını dilerim.”
Cabir b. Abdullah’tan Rasulullah’ın şöyle buyurduğu naklediliyor:
اللهم اهدني لأحسن الأعمال، وأحسن الأخلاق لا يهدي لأحسنها ))
(( إلا أنت وقني سيئ الأعمال، وسيئ الأخلاق، لا يقي سيئها إلا أنت
“Allahım bana en güzel ameller ve güzel ahlak ver. Onların en güzelini Senden başka kimse veremez. Beni kötü işlerden ve kötü ahlaktan koru. Zira senden başka kime beni onlardan muhafaza edemez.”
Mümin kardeşlerim,
Bunlar Rasulullah (s.a.v.)’in sabah akşam ettiği dualardan örneklerdir. Hepsi Hz. Muhammed (s.a.v.)’in karakteristik yüceliği ve davranışlarına işaret etmektedir. O, Allah’tan şan, şöhret, makam veya mal istememiştir. O, sadece zayıflığına yönelik zafer, başarı, güzel amel ve güzel ahlak istemiştir.
Ve sizler Mümin kardeşlerim, peygamberinizin yolundan gidin, güzel amelleri sevin, kötü amelleri terk edin. Allah’a dininizi salih kılması için dua edin. Zira O (c.c.) tüm işlerinizi düzenleyendir. Yine Allah’a nefislerini temizlemesi, tezkiye etmesi için dua edin. Çünkü
﴾ يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ * إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ ﴿
“O gün insana ne malı ne de çocukları bir fayda vermeyecektir. O gün yalnızca Allah’a kalb-i selim ile giden kişiler kazanacaktır.”
Kişi bir şeyleri görme yetisini kaybedince hemen doktora gider ve der ki, göz oyuncak değildir”
Kardeşlerim, ruh oyuncak değildir. Hastalıkları tehlikelidir. Haset, kin, gıybet, aldatma, bunların hepsi ruhun hastalıklarıdır ve kişinin kalbini bunlardan temizlemesi gerekir.
Rasulullah Efendimizde bulunan yücelik, güzel ahlak ve güzel davranışlardır. Bu yüzden Ebu’d-Derda’nın naklettiğine göre Efendimiz buyuruyor ki:
(( ما من شيء أثقل في ميزان المؤمن يوم القيامة من خلق حسن، وإن الله يبغض الفاحش البذيء ))
“Kıyamet gününde Müslümanın terazisinde en ağır gelecek olan şey güzel ahlaktır. Allah çirkin ve müstehcen şeylerden nefret eder.”
Enes b. Malik’ten Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu naklediliyor:
(( إن العبد ليبلغ بحسن الخلق عظيم درجات الآخرة، وشرف المنازل ))
“İnsan güzel ahlak ile ahirette derecelerin en büyüğüne ve en şerefli konuma yerleşir.”
Ebu Hureyre’den Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu naklediliyor:
(( إنكم لن تسعوا الناس بأموالكم ولكن يسعهم منكم بسط الوجه وحسن الخلق ))
“İnsanları mallarınızla değil ancak güler yüz ve güzel ahlak ile harekete geçirebilirsiniz.”
Enes b. Malik’ten Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu naklediliyor:
(( ذهب حسن الخلق بخير الدنيا والآخرة ))
“Güzel ahlak dünya ve ahiretin altınıdır.”
Abdullah b. Mesud Rasulullah (s.a.v.)’den şöyle naklediyor:
(( اللهم كما حسنت خلقي فحسن خلقي ))
“Allahım dış görünüşümü güzelleştirdiğin gibi ahlakımı da güzelleştir.”
Kötü kalpli ama güzel yüzlü olan kişi, bir Mecusi’nin kabrindeki kandil gibidir.
İnsanların Duygularını Önemsemek Rasulullah (s.a.v.)’in Sünnetidir:
Kardeşlerim,
Rasulullah (s.a.v.)’in yüceliğinin göstergesi, O’nun insanların değerli bir varlık olmaları gerçeğini nasıl koruduğu ve duygularını nasıl gözettiğidir. Bir gün Efendimize bir hırsız getirildi. Hırsızlık yaptığını gören bir şahit de vardı ve bu kişi onu hırsızlık yaparken gördüğünü söyledi. Rasulullah (s.a.v.) de “Alırken gördüm diyemez misin?” dedi. Efendimiz hırsızlığı hırsızlık olarak değerlendiriyor, hırsızlara da suçlular olarak bakıyordu. Bu suçu hırsızlık olarak adlandırıyor, hırsızlara da hırsız diyordu. Ama işler değişti, suçlu ile yalnız kalmak istedi, zira yüzünde bir suçluluk ifadesi belirmişti. Hz. Peygamberin o kişinin duygularını da düşünmesi gerekiyordu. Çünkü tüm gerçeği öğrenmeden sert sözler söylemekten kaçınmak gerekirdi.
Yine bir gün ashabı ile mescide oturmuş namazı bekliyorlardı. Bir yemekten gelmişler, orada deve eti yemişlerdi. Etrafa acayip bir koku yayıldı, Rasulullah bunun bir yellenme sonucu olduğunu anladı. Böyle bir koku yayılmıştı ve bu, konunun kaynağı olan kişi için büyük bir sıkıntıydı. Hepsinin abdest almaları gerekiyordu. Çünkü birkaç dakika sonra namaza kalkacaklardı. Dolayısıyla bu işi yapan kişi abdest almak üzere kalksa, herkes bu kötü kokunun kaynağını görecek ve adam sıkıntı yaşayacak ve utanacaktı. Rasulullah (s.a.v.) orada bulunanlara döndü ve “deve eti yiyenler abdest alsınlar.” dedi. Ashab “hepimiz yedik ya Rasulallah” deyince, Efendimiz şöyle buyurdu: “O zaman hepiniz alın.”
Bu yolla kötü kokunun kaynağı olan kişi açığa çıkmamış ve utanmamış oldu.
Allah sana salât ve selam buyursun Efendim, ey Allah’ın resulü, sen buyurmuştun ki: “Beni Rabbim en güzel şekilde edeplendirdi”
Mümin kardeşlerim;
Peygamberimizin hidayeti ile O’nun yoluna uyun, O’nun izinden gidin, sünnetine uyun ki dünya ve ahirette mutlu olabilesiniz.
Mümin kardeşlerim, hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin. Rabbinizle aranızdaki bağı sağlam tutun ki mutlu olabilesiniz. Bilin ki ölüm meleği başkasının canını almak için sizi es geçti ama bir gün de bizim için başkalarını es geçecek. Akıllı olan nefsini hor görüp ölüm sonrası için çalışır, aciz olan ise heva ve hevesine uyar ve sadece umar, bekler durur.
Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur
***
İkinci Bölüm:
Âlemlerin rabbine hamdolsun, Ben şehadet ederim ki Salihlerin dostu olan Allah’tan başka ilah yoktur, yine şehadet ederim ki Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) onun kulu ve resulüdür. O yüce bir ahlak üzeredir.
Dua:
Allahım bizi hidayet verdiğin, afiyette kıldığın, dost edindiğin kulların arasına kat. Bize verdiklerini bereketli mübarek kıl. Yarattıklarının şerrinden bizi koru. Muhakkak ki sen hak olana hüküm verirsin ve senin aleyhinde hüküm asla verilmez. Allahım bize bahşet, yasaklama, bize ikram et bizi yetersiz kılma. Bizleri kendine kul olarak seç, razı olmamıza yardım et ve sen de bizden razı ol. Allahım yüzlerimizi soldan koru, bizi muhtaç olmak ile sınama, çünkü biz yarattıklarının şerrini isteriz ve bahşedilenlerin hamdını gerçekleştirmek, yasaklananların kınanması ile sınanırız. Sen her şeyin üzerinde bahşedensin. Yerlerin ve göklerin tüm hazinesi senin elindedir.
Allahım bizi Salih amellerle hidayete erdir, senden başka hidayet verecek yoktur. Kötü amellerden bizi koru zira senden başka bizleri koruyacak olan yoktur.