Ömrü uzun, ameli güzel olan kişi ile ilgili hadis:
Zir b. Hubeyş büyük bir tabiidir. Tabii Rasulullah (s.a.v.)’i gören sahabileri görmüş kişilere denir. Sahabi de Rasulullah (s.a.v.)’in sohbetinde bulunanlardır. Tabiiler ise onları görenler, Rasulullah (s.a.v.)’in ashabının arkadaşlarıdır. Rivayete göre bu tabii yüz yirmi yıl yaşamıştır.
قال عليه الصلاة والسلام عندما سأله أَعْرَابِيّ, قَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ مَنْ خَيْرُ النَّاسِ؟ قَالَ: مَنْ طَالَ عُمُرُهُ وَحَسُنَ عَمَلُهُ
[ أخرجه الترمذي في سننه ]
(( Rasulullah (s.a.v.)’e bir bedevi “Ya Rasulallah, insanların en hayırlısı kimdir?” diye sorduğunda O, şöyle cevap vermiştir: “İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır. ))
Bu vesile ile Ömrün uzun olmasından bahseden bazı hadislerde, ömrün uzun olması iki şekilde yorumlanır:
Birisi senin uzun ömürlü olman için dua eder ve Allah Teala da bu duaya icabet eder. Şöyle ki, Allah sana bu sınırlı ömründe salih ameller nasip eder ve sen sanki iki yüz yıl yaşamış gibi olursun. İnsanın ömrü kimlik kartı ile ölçülmez. Amellerinin boyutu ile ölçülür. Bu çok önemli bir noktadır.
Rasulullah (s.a.v.) altmış üç yıl yaşamıştı ve hep şöyle derdi:
(( معترك المنايا بين الستين والسبعين ))
(( Ümmetimin vasati ömrü 60-70 yıldır. ))
Efendimiz (s.a.v.) mutedil bir ömür yaşamıştır. Bununla beraber yeryüzünde kimsenin bırakamadığı, kimsenin yetişemeyeceği kadar etki bırakmıştır.
Bu yüzden Michael isimli müellif The Top Hundred (İlk yüz liste) isminde bir eser yazmıştır. Kendisi katoliktir ve dünyadaki büyük şahsiyetler hakkında çok okumalar yapmıştır. Bunun üzerine hem eski hem de yeni dönemde Doğuda ve Batıda ileri gelenleri seçmiş, bunların arasından da yüz şahsiyet belirlemiştir. Onlardan da en büyük ve ileri gelen ilk yüz listeyi oluşturmuştur. Efendimiz (s.a.v.)’i de bu listenin başına koymuştur. Bunu sevgisinden değil takdirinden dolayı yapmıştır. Çünkü çok önemli bir ölçüt belirlemiştir, o da bıraktığı tesirin derinliği ve bu tesirin genişliği ve yayılmasıdır. İşte bu üç ölçüt… Bu ölçütü yüz kişiye de uygulamış ve Rasulullah (s.a.v.)’i listenin en başına yerleştirmiştir.
Öyleyse; Marifet Allah’ın sana bahşettiği kadar hayatı yaşamaktır ama bu hayatın boş şeylerle, dedikodularla, para israfı ile, çok sorularla dolu olması, saçmalıklarla, yalanlarla, batıl işlerle, arzularla, dünyevi zevklerle geçmesi de mümkündür, Allah’ı tanımak, O’na yaklaşmak, O’na itaat etmek ve tebliğ ile geçmesi de mümkündür.
Bu sebeple bazı âlimler der ki: Gönül ehlinin zerre kadar ameli insanlar ve cinler âleminin ameline denktir.
Uzun ömür süreye bağlı değildir, dünya hayatında bıraktığınız amelin hacmi ve boyutu ile ilgilidir.
Size kesin bir ölçü veriyorum; Etkisi ahirete uzanan her amel büyük ameller içindedir. Sadaka-i cariye bırakan, bir Mescid yaptıran, faydalanılacak amel bırakan, ardında Allah’a davet edecek evlat bırakan kişinin ecri kıyamet gününe kadar devam edecektir. Öyleyse;
إِذَا مَاتَ الإِنْسَانُ, انْقَطَعَ عَنْهُ عَمَلُهُ إِلا مِنْ ثَلاثَةٍ: إِلا مِنْ صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ, أَوْ عِلْمٍ يُنْتَفَعُ بِهِ, أَوْ وَلَدٍ صَالِحٍ يَدْعُو لَهُ
[ أخرجه مسلم عن أبي هريرة في الصحيح ]
(( İnsan öldüğü vakit bütün amelleri ondan kesilir. Yalnız üç şeyden: sadaka-i cariyeden, faydalanılan ilimden ve kendisine dua eden salih evlattan kesilmez ))
[ Müslim Ebu Hureyre’den sahih olarak nakletmiştir ]