- Hadis-i Şerif / 1.Hadis Şerhleri
- /
- 2.Ahmedî Camii
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve Selam, dürüst ve güvenilir olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e olsun.
Aile Dayanışması İman İle İlişkilidir:
Kardeşlerim, aile fertlerinin birbirlerine kenetlenmeleri iman ile güçlenir. İman ne kadar güçlüyse, aile bağları da o derece güçlüdür.
Sahih hadis kaynaklarında bu gerçeğe işaret eden çok fazla hadis vardır. Ailenin dağılması imanın zayıflığına, bir arada olup kenetlenmeleri ise imanın güçlü olduğuna işaret eder. Çocuklarınıza ne kadar çok sevgi beslerseniz, o derece imanınız artar. Ve bu sevgi ne kadar azalırsa ki her insan menfaatine göre hareket eder, imanınız da o derece zayıflar.
Merhamet Kavramı:
Rasulullah (s.a.v.), Ahmed b. Hanbel’in Ebu Hureyre’den naklettiği bir hadiste şöyle buyuruyor:
قبَّل رسول الله صلى الله عليه وسلم الحسن بن علي, وعنده الأقرع بن حابس التميمي, فقال الأقرع: إن ))
(( لي عشرة من الولد, ما قبلت منهم أحداً, فنظر إليه رسول الله صلى الله عليه وسلم, ثم قال: من لا يَرحم لا يُرحم
“Rasulullah (s.a.v.) Hasan b. Ali’yi öptü, o sırada yanında el-Akra b. Habis et-Temimi vardı ve şöyle dedi: ‘Benim on tane evladım var ve onların hiçbirini öpmedim.’ Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) ona baktı ve şöyle buyurdu: ‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez.”
Çocuğun anne ve babasının şefkatine ihtiyacı vardır. En çok da anne sütüne ihtiyaç duyar. Çocuk evdeyken orada şefkat, merhamet, sevgi görürse, ihtiyacı bolca karşılanmış olur ve evine bağlanır. Ama orada kabalık ve ilgisizlik görürse, o zaman da arkadaşlarına bağlanır, onlarla birlikte içer ve bazen de yoldan çıkar.
Ev, cennet olmalıdır kardeşlerim. Bu, maddi manada değildir. Ev küçük olabilir, her şekilde olabilir. Burada cennet olması, toplumsal manada da cennet olması demektir. Rasulullah (s.a.v.) Hasan b. Ali’yi öptüğünde yanında el-Akra b. Habis et-Temimi vardı ve şöyle demişti:
(( إن لي عشرة من الولد, ما قبلت منهم أحداً, فنظر إليه النبي صلى الله عليه وسلم وقال: من لا يَرحم لا يُرحم ))
“Benim on tane evladım var ama hiçbirini öpmedim. Bunun üzerine Rasululah (s.a.v.) ona baktı ve şöyle buyurdu: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.”
Sahih bir kutsi hadiste de şöyle buyruluyor:
(( إذا أردتم رحمتي, فارحموا خلقي ))
“Benim merhametimi istiyorsanız, yarattıklarıma karşı merhametli olun.”
İlk olarak merhamet edeceğiniz kişiler, çocuklarınızdır. Yani, Mümin çocukları için yaşar.
Ömer b. Abdülaziz (r.a.) şöyle diyor:
زعمت المرأة الصالحة خولة بن الحكيم, قالت: خرج رسول الله صلى الله عليه وسلم ))
(( ذات يوم, وهو محتضن أحد ابني ابنته, وهو يقول: إنكم لتبخلون وتجبلون
“Havle bint. Hâkim adında saliha bir hanım şöyle dedi: “Rasulullah (s.a.v) bir gün iki torunundan biri kucağında dışarı çıktı ve şöyle diyordu: “Sizler, insanları cimriliğe sürüklüyor, insanlara şekil veriyorsunuz.”
İnsan çocukları olmadan önce rastgele harcamalar yapar, bazen hatalar yapar. Ama çocukları varsa, onlar için yaşar, harcamalarını düzenler ve tavırlarına dikkat eder, yani yapılan harcamalar ve tavırlar disipline edilir. Bunun sebebi de çocuklardır. Her zaman onların menfaati, iyiliği için uğraşır.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
(( إنكم لتبخلون, وتجبنون, وتجهلون ))
“Sizler insanları cimriliğe sürüklüyor, hamurunu değiştiriyor ve cahilliğine sebep oluyorsunuz.”
İnsan bazen ilim meclislerinden ayrı kalır. Bu bazen işi, bazen ticareti, bazen de çocuklarının eğitimi sebebiyle olur. İşte bu yüzden Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bize çocuklarımız için nasıl kaygılanmamız gerektiğini, onlara sevgimizi ve şefkatimizi nasıl göstereceğimizi öğretmiştir.
Hz. Ebu Bekir, kızı Hz. Aişe’nin yanına gittiğinde, Hz Aişe’nin ateşi vardı. Babası onu öyle görünce yanağından öptü ve şöyle dedi:
(( كيف أنت يا بنية؟ ))
“Nasılsın kızım?”
Tekrar söylüyorum. İman arttıkça bu duygular da, şefkat de artar. Ev cennet bahçesine döner. Her baba imkânı olduğu kadar sevgisiyle, şefkatiyle, çocuklarına karşı şakalarıyla, yemeleriyle, içmeleriyle, giyimleriyle, barınmaları, ısınmaları ve dersleriyle son derece dikkatli bir şekilde ilgilenerek, evini cennet bahçesine çevirmelidir. Bir baba çocukları için yaşamalıdır. Çünkü çocukları onu Allah’a yaklaştıran unsurlardır.
Örnek bir baba olmak, cennete girmek için yeterlidir. Zira Rasulullah (s.a.v.) bu daireyi genişletmiş ve şöyle buyurmuştur:
نزل رسول الله صلى الله عليه وسلم منزلاً, فانطلق إنسان إلى غيضة, فأخرج منها بيض حمرة, -حمرة ))
أحد أنواع الطيور, أخذ بيض حمرة-, فجاءت الحمرة ترف على رأس رسول الله, ورؤوس أصحابه, فقال
عليه الصلاة والسلام: أيكم فجع هذه بأولادها؟ فقال رجل من القوم: أنا أصبت لها بيضة, فقال
(( عليه الصلاة والسلام: اردده رحمة لها
“Rasulullah (s.a.v.) bir sefere çıktığında, birisi ormanlık bir bölgeye gitti ve elinde Hummera kuşunun (kaya kuşu) yumurtası ile döndü. Hummera kuşu Rasulullah (s.a.v.) ve ashabının üzerinde kanat çırpmaya başladı. Rasulullah (s.a.v.) “Hanginiz bu kuşun yavrularını alarak ona acı çektiriyor?” diye sorunca bir adam “ben yumurtasını aldım” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ona merhamet ederek yumurtasını yerine bırak”
Yani O, yumurtasını alarak kuşa acı verilmesine razı olmamıştır.
(( اردده رحمة لها ))
“Ona merhamet ederek yumurtasını yerine bırak”
Şöyle diyebilirim: “Kalbinizdeki merhamet nispetinde Allah’a ulaşabilirsiniz. Allah ile iletişim kurduğunuz kadar da, kalbinizde merhamet artacaktır.
(( ومن لا يرحم لا يُرحم, وإذا أردتم رحمتي فارحموا خلقي ))
“Merhamet etmeyene merhamet edilmez. Eğer benim rahmetimi istiyorsanız yarattıklarıma merhametli olun.”
“Yarattığım insanlara merhametli olun” dememiştir. Sözü geçen Hummera kuşunun yumurtası vardır, yumurtası alınınca Rasulullah (s.a.v.) ve ashabın başlarının üstünde kanat çırpmaya başlamıştır.
Rasulullah (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur:
(( أيكم فجع هذه بأولادها؟ قال: أنا, قال: اردده رحمة لها ))
“Hanginiz bu kuşun yavrularını alarak ona acı çektiriyor?” diye sorunca bir adam “ben” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ona merhamet ederek yumurtasını yerine bırak”
Aile, dayanışma içinde olduğu sürece toplumun temeli ve esasıdır.
Yani, bir ailenin geliri azdır, ama aralarındaki sevgi çoktur. Bu sevgi ibrettir. Bu aile kötü, ucuz yiyecekler yiyebilir. Küçük bir evde yaşayabilir, eski mobilyalara sahip olabilir ama hep sevgi ve merhamet içinde yaşarlar. Birbirine kenetlenmiş bir aileden daha güzel bir şey yoktur, gerçek bir aileden daha güzel bir şey olamaz. Baba ve anne yaşlandığı zaman da garip bir şekilde aşırı sevgi görür.
Rasulullah (s.a.v.) ashabından bir grubun yanına uğradı. Onlar yürüyorlardı ve yolda bir çocuk vardı. Annesi ashabı görünce oğluna çarpmalarından korktu ve şöyle diyerek koşmaya başladı.
ابني ابني, وسعد, فأخذته, فقال القوم: يا رسول الله! ما كانت هذه لتلقي ابنها في النار ))
“Oğlum, oğlum” dedi ve onu aldı. Bunun üzerine ashab kafilesi şöyle dedi: “Ya Rasulallah, O oğlunu ateşe atacak değildir
Kadının o anda çabasını gördüler. Nasıl da oğlu için atılmıştı? Onu yoldan aldı. Çünkü ashabın yanlışlıkla oğluna basmalarından korkmuştu.
(( فقال عليه الصلاة والسلام: لا والله, يلقي بحبيبه في النار, ناية هذه الأم رحمة, رحمة من الله عز وجل
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ‘Hayır vallahi o sevdiğini ateşe atmaz. Bu annenin merhameti, Allah’ın merhametinden bir parçadır.”
Başka bir rivayete göre; Rasulullah (s.a.v.) ashabı ile beraberken ekmek pişiren bir anne gördü. Kadın her ekmeği fırına koyduğunda oğlunu öpüyordu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
(( أتلقي هذه بولدها في النار؟ قالوا: معاذ الله! قال: والذي نفس محمد بيده, لله أرحم بعبده من هذه بولدها ))
“Şu oğlunu ateşe atabilir misin? Dediler ki: Allah korusun! Rasulullah şöyle buyurdu: “Muhammedin nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah kullarına karşı bu anneden daha merhametlidir.”
Şöyle diyebilirdi: “Allah dilediğini yapar, tüm hayatını ona verirsin, tüm hayatını ona itaatle geçirerek feda edersin, o da seni cehenneme koyabilir, çünkü dilediğini yapmakta özgürdür.” Ama Rasulullah (s.a.v.) öyle demedi. Şöyle buyurdu:
(( هذه الأم لا تلقي بوليدها إلى النار, ولا الله عز وجل يلقي بحبيبه في النار ))
“Bu anne oğlunu ateşe atmaz. Hayır, vallahi Allah da sevdiği kulunu cehenneme atmaz.”
Ümmü Harise, Rasulullah (s.a.v.)’e geldi. Harise, Bedir Savaşında şehit olmuştu. Kendisine ok isabet etmişti. Annesi (Ümmü Harise) şöyle dedi:
......يا رسول الله! قد علمت موقع حارثة من قلبي, فإن كانت الجنة, فلن أبكي عليه, وإلا فسوف ترى ما أصبره ))
“Ya Rasulallah! Kalbimde Harise’nin yerini bilirsin. Eğer o cennetteyse, ağlamayacağım. Eğer cennette değilse, sabredemeyeceğim…
-Cennette ise sesimi çıkarmayacağım. Ama eğer cennette değilse, kendimi öldürmeyi isterim.-
(( فقال عليه الصلاة والسلام: اهدئي, -أنت جنيت-, أو جنة واحدة!؟ إنما جنان كثيرة, وإنه في الفردوس الأعلى
Rasulullah (s.a.v.) de şöyle buyurdu: “Sakin ol!-Sen delirmişsin- Cennetin bir tane olduğunu mu sanıyorsun?! Cennet bahçeleri çoktur. O da Firdevs-i Ala’dadır.”
Cennet bir tanedir, ama bahçeleri çoktur. Harise de Firdevs-i Ala’dadır. İşte size annenin oğluna olan merhametinden bahsediyorum.
Ailenin Dağılması, Annenin Sertliği ile Başlar:
Çok acımasız, sert anneler vardır. Onların çocukları da arkadaşlarına bağlanırlar. Gece saat ikiye kadar onlarla vakit geçirir, sabahlarlar. Çünkü ev sıkıcıdır, kabir gibidir; Sevgi yoktur, merhamet yoktur, özenle hazırlanmış yemek, kıyafet yoktur. Evin çocuğu kendine çekebilmesi için, babanın ve annenin hikmet sahibi olmaları gerekir.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
(( ما نحل والد ولده, أفضل من أدب حسن ))
“Baba oğluna güzel ahlaktan daha değerli bir şey bırakmaz.”
Yani, en büyük armağan, çocuğunu Allah’a itaat üzere, güzel ahlak ile bezenmiş olarak yetiştirmendir.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
أن رجلاً كان يأتي النبي صلى الله عليه وسلم, ومعه ))
ابن له, فقال له النبي صلى الله عليه وسلم: أتحبه؟
قال: نعم يا رسول الله! أحبك الله كما أحبه -يعني: نحبه حباً
غير مرفوض-, ففقده النبي صلى الله عليه وسلم فقال: ما فعل فلان
بن فلان؟ قالوا: يا رسول الله! مات, مات ابنه, فقال النبي صلى الله
عليه وسلم لأبيه: ألا تحب ألا تأتي باباً من أبواب الجنة, إلا وجدته
(( ينتظرك؟ فقال رجل: يا رسول الله! أله خاصة أم لكلنا؟ قال: بل لكلكم))
“Bir adam oğlu ile Rasulullah (s.a.v.)’in sohbetine gelirdi. Bir gün Efendimiz ona “Oğlunu seviyor musun?” diye sordu. O da “Evet, Ya Rasulallah, Allah bana onu sevdirdiği gibi seni de sevdirsin” dedi. –Yani onu hiçbir şeyi reddedemeyeceği kadar seviyordu.- Ama bir gün Rasulullah (s.a.v.) bu adamı göremedi ve ashabına “Filanca nerede?” diye sordu. Onlar da “Ya Rasulallah onun oğlu vefat etti.” dediler. Rasulullah (s.a.v.) bu adama sordu: “Oğlunun cennetin kapılarından birinde seni bekliyor olmasını istemez misin?” Adam “isterim Ya Rasulallah” deyince, Ashab “bu sadece ona özel bir durum mudur?” diye sordu. Rasulullah (s.a.v.) de “Hayır hepiniz için geçerlidir” buyurdu.”
Yani bir kişi küçük yaştaki oğlunu kaybederse, tabii ki bu dayanılmaz bir şeydir. Çocuk küçükken hayatının en güzel zamanındadır. Güzellik, edep, sevgi, temizlik, duruluk parçasıdır. Çocuk küçükken ailesi tarafından çok fazla sevilir. Ve küçük yaşta vefat ettiğinde de, bu katlanılmaz bir acı olur.
Nebi (a.s.) da küçük çocuğunu kaybeden kişilere, cennet kapılarından girdiğinde, çocuklarının onları orada bekleyeceğini işaret etmiştir ve yine şöyle buyurmuştur:
إن لله تبارك وتعالى عباد لا يكلمهم يوم القيامة, ولا يزكيهم, ولا ينظر ))
(( إليهم, قيل له: من هؤلاء يا رسول الله؟ قال: متبَّر من والديه, راغب عنهما
“Allah Teâlâ kıyamet günü bazı kulları ile konuşmaz, onları temize çıkarmaz, onların yüzüne bakmaz. “Bunlar kimlerdir Ya Rasulullah” denildiğinde Efendimiz şöyle buyurdu: “Onlar, anne babasının hukukuna riayet etmeyip onlardan yüz çevirenlerdir” buyurdu.”
Yani çocuk veya genç veya oğul, anne babasından ayrılıyor ve diyor ki: “Babam eski kafalı, anlayışlı değil” Yani babasını hakir görüyor. Yani bu kişi ailesinin hukukuna riayet etmez. Bir adama da bir kavim bahşeder, ikram eder, o da bunu inkâr eder ve onlardan yüz çevirir.
Yani, ailesinden yüz çeviren, bir de bir kavimden yüz çeviren insan vardır. Onlar bahşeder, ikram ederler. Ama kişi onlara tıpkı bu iki kişi gibi kötülük eder. İşte Allah Teâlâ da kıyamet günü onlarla konuşmaz, onları tezkiye etmez ve onlara acı bir azap vardır. Kişi anne babasından yüz çevirir. Şimdi, bunun sebebi vardır, mesela babası sapkın bir kişidir. Ama bunda bir engel yoktur. Sen yine ona hizmet et, iyi davran, nazik ol ve yerine göre davran.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
(( من كان له ثلاث بنات, فصبر عليهن, فأطعمهن, وسقاهن, وكساهن, كن له حجاباً من النار ))
“Üç kızı olup onlara sabreden, onları yediren, içiren, giydiren kişiye, bu kızlar cehenneme karşı bir set olacaktır”
Vallahi bu harika bir şeydir. Bir evde kız çocukları var, babaları onları yediriyor, içiriyor, giydiriyor, terbiye ediyor, Allah’a yöneltiyor, onları mümin bir gençle evlendiriyor, görevini yerine getiriyor ve sonunda bu kızlar babaları için cehennemin önünde set oluyorlar.
Hasan ve Hüseyin Rasulullah (s.a.v.)’in yanından geçiyor, Rasulullah (s.a.v.) de onları kucaklıyor ve şöyle buyuruyor:
(( إن الولد مبخلة مجبنة ))
“Muhakkak ki çocuk, cimriliğe sebep olur ve insanı değiştirir”
İşte Rasulullah (s.a.v.)…. İşte söz.
Kardeşlerim, çok harcayan bir adam vardır, evlenmemiştir ve çocukları yoktur. Bir de tam tersi, evde çocukları olduğu için hiçbir zaman lokantada yemek yememiş olan bir adam da vardır.
Bazen, çocuk babasını uygun bir şekilde harcama yapmaya iter, bazen, babasını doğru tavra sürükler ve bazen de bunların hepsini yıkabilirsiniz.
Rasulullah (s.a.v.)…
Üsame b. Zeyd diyor ki:
كان النبي صلى الله عليه وسلم يأخذني والحسن, ويقول: اللهم ))
(( إني أحبهما فأحبهما, اللهم إني أحبهما فأحبهما
“Rasulullah (s.a.v.) beni ve Hasan’ı alır ve şöyle derdi:”Allahım ben onları seviyorum, sen de onları sev, ben onları seviyorum, sen de onları sev”
Size okuduğum bu hadisler gösteriyor ki; Babanın çocuklarına olan sevgisi, imanı ile bağlantılıdır. Kalbindeki merhamet Allah ile olan ilişkisine bağlıdır. Büyük bir gerçek vardır ki, o da şudur: Mükemmel bir diplomanız, belgeniz vardır. Çocuklarınız, Allah katında, insanlar arasında sizin diplomanızdır. Çocuklarınızın eğitimi, dersleri, disiplinleri, ahlakları, bunları iyi bir şekilde yerine getirirseniz, Allah’ın rızasını kazanabilirsiniz.
Sahih hadis eserlerinde toplanmış, sevgiden, merhametten, ilgiden, şefkatten bahseden bu hadisler, ashabın çocuklarına karşı olan kalplerinde barındırdıkları duygulardır. İnsan sert ve katı olduğu zaman, ihmalkâr davrandığı, çocukları ile az zaman geçirdiği zaman, bu hareketi imanının zayıflığına bir işarettir. Bu, kalbindeki merhametin zayıf olduğunu gösterir. Allah Teâlâ’ya hamd olsun.