- İslami Konular
- /
- 1.Hac ile ilgili eserler
Rasûlullâh (s.a.v)’in Yönlendirmeleri Vahy-i Gayr-i Metluv (Kur’ân Gibi Okunmayan Vahiydir):
Çölde Ümmî olarak (okuma yazma bilmeden) büyüyen Nebî (s.a.v), bir yönlendirmede ve tavsiyede bulunuyor. Bu, ister yaşarken olsun, ister vefatından yüz sene sonra, ister beş yüz sene, ister bin, ister bindörtyüz sene sonra olsun modern bilim, bu tavsiye ve yönlendirmelerin hakikatini keşfetmiş ve keşfetmeye de devam edecektir.
Rasûlullah (s.a.v), kurban kestiğimiz zaman onun başını tamamen gövdesinden ayırmayı yasaklamıştır.
“Hayvanın başını kesmeyin, damarlarını kesin!!”
Bu Nebevî tavsiyenin hikmeti nedir?
Bu tavsiyedeki ince hakikat; kalp dakikada 80 defa çarpar. Onda birinci elektriksel merkez, ikinci elektriksel merkez ve üçüncü elektriksel merkez bulunmaktadır. Birinci merkez bozulduğunda ikincisi devreye girer. İkinci bozulursa şayet bu defa da üçüncü merkez çalışır. Kalbin elektriklenmesinden oluşan bu aktivite, kalbe dakikada 80 kez atması için emir verir.
Fakat insan bazı istisnaî durumlarda, örneğin bir düşmandan kaçarken yahut yüksek bir merdivene tırmanırken büyük gayret sarf eder. O zaman kasların görevlerini yerine getirebilmesi için dakikadaki bu 80 nabız, yeterli gelmez. Fazladan bir kalp atışı gerekir fakat bu istisnâî atış için kalpten emir gelmez.
Kalbin maksimum atma sayısı dakikada 80 nabızdır. Örneğin bahçede yürüyen bir insanın bir yılan gördüğünü farz edelim. Bu görüntü, gözün ağ tabakasına basılır. Ağ tabakası bu görüntüyü okuyamaz, görüntüyü beyindeki görme merkezine nakleder. Beyinde, onun daha önce okuduğu ve hakkında malumat kazandığı dosyalar nispetinde yılan mefhumu mevcuttur.
Korku Halinde Kalp Atışları Hızlanır
Gözün ağ tabakasından beyine intikal eden bu görüntüyü beyin okur. Beyin görüntüyü okuduğu zaman, bu görüntü, insan vücudundaki en önemli beze olan hipofiz bezine ulaşır. Hipofiz bezi, bezelerin kraliçesidir. Hipofiz bezine; “Burada tehlikeli bir şey var. Sokması öldürücü olabilir” şeklinde bir mesaj gelir. Peki, hipofiz bezi ne yapar? Böbrek üstü bezine hormonal bir mesaj gönderir. Böbrek üstü bezi böbreklerin üstünde bulunur. Her bir böbreğin bezesi vardır. Bu beze, insan vücudunda içişleri bakanı gibidir.
Kalbe istisnaî olarak gönderilen ilk emirle, nabız, dakikada 80’den 180’e kadar yükselir. Korkan kişinin hareket etmesi gerekir. İstisnaî hareket, yeni kana ihtiyaç duyar. Korkan kişinin nabzı bu durumda 80’in üstüne çıkar. Dakikada 160’a hatta 180’e kadar ulaşır. Ciğerlerle nabız arasında da bir ilişki vardır. Korkan kişinin ciğerlerinin de görevi artar ve solumaya başlar.
İlk durum nabzın yükseltilmesidir. İkinci olarak, ciğerlerin görevi artırılır. Üçüncü olarak, korkan kişi istisnai gıdaya yani şekere ihtiyaç duyar. Böbrek üstü bezleri karaciğere olağanüstü bir enerjiyle şeker üretmesini emreder. İnsana pembe rengi veren kan damarlarının ise, vazifesi bitmiştir. Dördüncü emir bu kan damarlarına gelir. Daralır ve parlaklığı gider sonra da rengi sararır.
Öncelikle kalp atışları artar. Akciğerlerin solunum yapma görevi de artar. Damarlar daralır ve renkleri sararır. Sonra karaciğere fazladan şeker ifrazatı ve pıhtılaşma hormonu salgılaması üzere emir verilir. Böbrek üstü bezlerinden ilgili yönlere doğru beş emir gönderilir. Bu emirler birkaç saniyede tamamlanır. Bu emirler, insanın ulu bir yaratıcısı olduğunu ve kendisinin de Allah tarafından yaratılmış olduğunu tekit eder. Allah (c.c), insanı, âlem-i ezelde kendisini sorumlu tuttuğu emaneti yerine getirebilmesi için en güzel şekilde yaratmıştır. İşte bu yüzden bu sayılı emirlerin organize edilmesi gerekmektedir. Bunu organize eden de böbrek üstü bezlerimizdir.
Nebi (s.a.v)’in Yönlendirme ve Tavsiyelerindeki Mucizevi Boyut:
Zikredeceğim başka bir şey daha var. Arap ülkelerinden birinde bir bakanlıkta görevli olan değerli bir kardeşimiz var. Bu arkadaş Çin’e et satın alması için gönderilmiş. Alacağı etin Nebî (s.a.v)’in tavsiyelerindeki kesim şekliyle olmasını talep ettiğinde, etin fiyatını yükseltmişler. Demişler ki; bu şekilde kesilen hayvandan kan, daha çok dışarı atılır. Öyleyse, biz bir hayvan kestiğimizde, eğer onu Nebevî usulle kesersek, etin rengini iştah açıcı ve parlak bir şekilde buluruz. Ben Avrupa’da satılan etlerin mavi renkli olduğunu gördüm İslami usulle kesilmeyen etlerin rengi mavidir.
Hayvan, Peygamber (s.a.v)’in tavsiye ettiği şekilde kesildiğinde, hayvanın bedenindeki bütün kan dışarıya atılır. Bu şekilde kesilen hayvanın eti, iştah açar. Fakat eğer kan tam boşaltılmaz ve hayvanın bedeninde kalırsa, et mavi renkli ve sert olur, İnsanın bütün hastalıkları kanda toplanır.
İşte Nebevî yönlendirmenin hakikati budur. Peygamber (s.a.v)’in emrettiği bütün emirler ile yasakladığı bütün nehiylerin sonuçları ile aralarında bilimsel bir alaka vardır. Vaz’î değil. Yani sebep bu sonuca götürür. Bu Allah’ın metodudur. Allah’ın uyguladığı bu metot, bizim hem dünyada hem de ahirette hayatımıza genişlik verir. Bunun için de mutlaka Peygamber (s.a.v)’in metodunu bilmemiz gerekir. Bu Ümmî Nebî (s.a.v) ki ümmiliği O’nun şeref madalyasıdır. Çünkü O’nun ümmî olması sadece vahiyden beslenmesi içindir. Nitekim Allah (c.c) şöyle buyurur:
﴾ وَمَا كُنْتَ تَتْلوا مِنْ كِتَابٍ وَلا تَخُطُّهُ بِيَمِينِكَ إِذًا لارْتَابَ الْمُبْطِلُونَ ﴿
“Sen bundan önce ne bir kitap okuyabiliyor ne de onu kendi elinle yazabiliyordun; öyle olsaydı gerçeği çürütmeye çalışanlar kuşkuya düşerlerdi.”
Değerli Kardeşlerim! Nebî (s.a.v)’in tavsiye ve yönlendirmeleri, en modern bilimsel araştırmalarla uyum arz eder. Bu, bu ulu dinin mucizelerinden ve Peygamber’in doğruluğundandır. Peygamber (s.a.v)’in sünnetinin Kur’an-ı Kerîm’in tefsiri ve küllilerden cüzîlere doğru bir yönlendirme olduğunu anlayan kimseyi din, bütün yönlerden kuşatmış olur. Bu şekilde hayatını, arzu ve temenni ettiği şekilde yaşar. Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
﴾ مَا يَفْعَلُ اللَّهُ بِعَذَابِكُمْ إِنْ شَكَرْتُمْ وَآمَنْتُمْ وَكَانَ اللَّهُ شَاكِراً عَلِيماً ﴿
“Eğer siz iman eder ve şükrederseniz Allah size niçin azap etsin? Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir.”