Allah’ın Tüm Varlıklara Yol Göstermesi, Hidayet etmesi
﴾ (مَنْ يَهْدِ اللَّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِي وَمَنْ يُضْلِلْ فَأُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ (178 ﴿
﴾ Allah’ın doğru yola yönelttiği kişi hidayete ermiştir; O kimi saptırırsa işte onlar da kaybedenlerin ta kendileridir ﴿
[ Al-i İmran Suresi: 178 ]
Bu ayet kaza ve kader hakkında çok önemli ve derin bir hakikate işaret etmektedir. İnsanın hür iradesi yoksa yaptığı amele değer verilmez.
Allah kullarını kendisine itaate zorlasa, bunun sevabı giderdi. Yine onları isyana zorlasa ceza kavramı olmazdı. Onları başıboş bıraksa da kudretinde bir acziyet söz konusu olurdu.
Allah kullarına tercihte bulunmalarını emretmiş ve kolaylık vermiştir, onları zorluklarla sorumlu tutmamış az da olsa karşılığını çokça vermiştir.
Fakat Allah kullarına yol gösterdiğinde delalet ve işaretlerle hidayette bulunur. Allah Teala kullarının hepsine de bu delaletler vasıtasıyla hidayette bulunur. Onları doğruya sevk eder. Kainatta var olan her şey Allah’ın varlığını, birliğini, kemalini anlatır. Kainat Allah’ın güzel isimlerinin, yüce sıfatlarının bir tezahürüdür. Seni evrene yönlendirir, fıtrata yönlendirir. Akıl ile, peygamberler ile, kitaplar ile sana hidayet eder.
Öyleyse: Allah Azze ve Celle tüm kullarına hidayet eder, yol gösterir; Müminlere de, kafirlere de, hepsine yol gösterir. Bu hidayet delalet ve belirtiler vasıtasıyla gerçekleşir. (Semûd kavmine gelince, onlara doğru yolu gösterdik ama körlüğü doğru yolu görmeye tercih ettiler) Çünkü onlar aslında muhayyerdiler. Ki muhayyerlik yani tercih hakkı insanın özelliklerinden biridir. (Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik; artık o isterse şükreden olur, isterse nankör.) (Artık dileyen iman etsin dileyen inkâr etsin) (Herkesin yüzünü ona doğru çevirdiği bir yönü vardır. Öyleyse hayırlarda yarışın). İnsanın muhayyer olduğunu ifade eden ayetler sayılamayacak kadar çoktur. Tüm bu ayetlerde aslolan budur. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
سَيَقُولُ الَّذِينَ أَشْرَكُوا لَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا أَشْرَكْنَا وَلَا آبَاؤُنَا وَلَا حَرَّمْنَا مِنْ شَيْءٍ كَذَلِكَ كَذَّبَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ حَتَّى ذَاقُوا بَأْسَنَا قُلْ هَلْ عِنْدَكُمْ مِنْ عِلْمٍ فَتُخْرِجُوهُ لَنَا إِنْ تَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنْ أَنْتُمْ إِلَّا تَخْرُصُونَ(148
﴾ Putperestler diyecekler ki: “Allah dileseydi ne biz ortak koşardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi de haram saymazdık.” Onlardan öncekiler de aynı şekilde yalanladılar ve sonunda azabımızı tattılar. De ki: “Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi mi var? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece temelsiz bir tahminde bulunuyorsunuz. ﴿
Öyleyse Allah Azze ve Celle tüm varlıklara yol gösterir, yine yarattıkları ile, fiilleri ile, kelamı ile, fıtrat ile, akıl ile hidayet eder. Gözlerinin gördüğü her şeyde onlara yol gösterir. İnsan muhayyerdir, tercih hakkına sahiptir. Bu hidayete olumlu da cevap verse, olumsuz da karşılık verse böyledir. (Semûd kavmine gelince, onlara doğru yolu gösterdik ama körlüğü doğru yolu görmeye tercih ettiler).