Fetva: 02– Rasulullah (s.a.v.)’in parmaklarını kullanarak tesbihat yaptığı doğru mudur?
- Fetvalar / 2. İbadetler
- /
- 7. Dua İbadetin Özüdür
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Soru:
Saygıdeğer Hocam Dr. Muhammed Ratıb en-Nablusi
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Bazı kardeşler tesbihat ve zikir yaparken tesbih kullanmaya karşı çıkıyor ve diyorlar ki: “Rasulullah (s.a.v.) ve ashabı tesbihi bilmiyorlardı. Onlar tesbihat yaparken parmaklarını kullanıyorlardı (parmaklarıyla tesbih çekiyorlardı). Bu yüzden tesbih kullanmak bidattir, her bidat de sapkınlıktır.” Bu sözleri doğru mudur?
Allah sizden razı olsun.
Cevap:
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla, Salât ve Selam dürüst ve sözünün eri olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’in üzerine olsun. Şöyle ki;
Kıymetli kardeşim,
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Sorunuzun cevabı şu şekildedir:
Evet bu söz doğrudur. Rasulullah (s.a.v.) parmaklarıyla tesbihat yapardı. Abdullah b. Amr diyor ki: “Rasulullah (s.a.v)’i parmakları ile tesbihat yaparken gördüm.” İbn Kudame “sağ elinin parmaklarıyla” olduğu bilgisini ekliyor.
Efendimiz (s.a.v.) hanım sahabilerin yanından geçerken onların küçük taşlarla tesbihat yaptığını gördü ve şöyle buyurdu: “Size gerekli olan, Tesbih, Tehlil ve Takdis’dir, (yani bu tesbihatları elden bırakmayınız!) Ve bunları parmak uçlarıyla (veya parmak boğumuyla) çekiniz! Kuşkusuz ki parmaklar sorguya çekilecek ve konuşturulacaktır! Rahmeti unutarak gaflette olmayın!”
Peki tesbihat yapmak için tesbih kullanmak bidattir diyebilir miyiz? Şu hadisi şerif kapsamında cevap vermiş olalım:
Hikem b. Mübarek’in Amr b. Yahya’dan, onun da babasından, onun da babasından rivayette babası şöyle buyuruyor: Sabah namazından önce Abdullah b. Mesud (r.a)’un kapısında oturuyorduk. Evinden çıkınca beraberce mescide doğru yürüyecektik. Ebu Musa el-Eşari (r.a) yanımıza geldi: “Abdullah daha dışarı çıkmadı mı?” diye bize sordu. “Hayır” dedik. O da bizimle birlikte beklemeye başladı. Derken Abdullah b. Mesud (r.a) evinden çıktı. Hepimiz kalkıp etrafını sardık. Ebu Musa ona dedi ki: “Ey Abdullah, az önce mescitte garibime giden bir olay gördüm. Hayırda başka bir şey görmedim. “Neydi o iş” diye sordu. Ebu Musa (r.a): “Beklersen sen de görürsün” dedi. Sonra şöyle anlattı. “Mescitte halka halinde oturmuş topluluklar gördüm. Her halkanın başında bir adam elinde çakıl taşları olduğu halde komut veriyordu.“Yüz defa tekbir”. Topluluk bu komutu aldıktan sonra yüz defa tekbir getiriyordu. Sonra aynı adam: “Yüz defa la ilahe illallah deyin” diyordu. Topluluk gereğini yerine getiriyordu. Sonra yine aynı adam “Yüz defa Sübhanallah deyin” diye komut veriyordu. Ve topluluk yine emre uyuyor ve yüz defa Sübhanallah diyordu. Abdullah b. Mesud (r.a) “Sen onlara hiç bir şey söylemedin mi?” diye sordu. Ebu Musa (r.a) “hayır, hiç bir şey söylemedim ve senin görüşünü almak istedim” dedi. Abdullah b. Mesud (r.a): “Sen onlara: Siz o çakıl taşları ile günahlarınızı sayın, ben de size bu işin hayrınızı eksiltmeyeceğine garanti vereyim, diyemedin mi?” dedi. Sonra Abdullah b. Mesud (r.a) mescide yürüdü. Biz de birlikte gittik. Mescide gelince bu halkalardan birine rastladı. Tepelerine dikildi. “Nedir, sizin şu yaptığınız iş?” dedi. Onlar ise: “Ey Abdullah, bunlar çakıl taşlarıdır. Biz bunlarla tekbir, tehlil ve tesbihlerimizi sayıyoruz.” dediler. Abdullah b. Mesud (r.a): “Siz o taşlarla günahlarınızı sayın, ben de size hayrınızın eksilmeyeceğine dair garanti vereyim. Ey Muhammed’in ümmeti, helakiniz ne kadar da hızla yaklaşıyor. Hem de sizin aranıza bu kadar sahabe varken, Resulullah (s.a.v)’ın kefeni henüz nemlenmemişken, yemek tabağı henüz kırılmamışken. Beni kudretiyle saran Allah (c.c) adına söyleyin ki, “Siz Muhammed (s.a.v) ümmetinden daha mı fazla hidayette olan bir ümmetsiniz? Yoksa siz dalalet (sapıklık) kapısını açanlar mısınız? Onlar: “Ey Abdullah, Allah (c.c.)’a yemin ederiz ki, bizim hayır işlemekten başka hiç bir niyetimiz yoktur” dediler. Abdullah: “Nice hayır uman insanlar vardır ki asla umdukları hayrı bulamamışlardır. Resulullah (s.a.v) “Kuran okuyan fakat okudukları kalplerine işlemeyen” bir topluluk tarif etmişti; Yemin ederim ki sanki o tarife uyanların çoğunluğu sizin aranızda” dedi. Sonra onlardan yüz çevirip oradan ayrıldı. Amr b. Seleme diyor ki: “Nehravan olayında bu adamların çoğunluğunu Haricilerle beraber bize saldırırken gördük” (Darimi bu hadisi sahih olarak nakletmektedir.)
Kısacası Rasulullah (s.a.v.) bize örnek ise, bir Müslümanın O’nun yaptıklarını yapıp terk ettiklerini yapmaması gerekir. Böylece dini olan her şey bidatçilerin bidatlerinden kurtulmuş, korunmuş ve tertemiz olarak kalır.